Bahar’ın keyfi ve renkleri ile Washington

Baharı D.C’de bu kadar keyifli karşılamayı hiç beklemiyordum… Japonya’dan Amerika’ya dostluk simgesi olarak 3 binden fazla kiraz ağacı gönderilmiş; Tidal Basin bölgesine dikilmiş… Hikaye burada başlıyor…

Değerli dostum Alper ve ailesini ziyarete ABD’ne gidiyoruz. Bizi Washington D.C.’ye götürüyorlar (Wahington D.C.’ye kısaca D.C. deniyor). Bölge herhangi bir eyaletin sınırları içinde olmadığı  ve kendi de eyalet olmadığı için özel bir statüde kabul edilmiş; D.C. Districh of Columbia (Kolumbiya Bölgesi) olarak adlandırılıyor.

İlk olarak Tidal Basin Bölgesi’ne gidiyoruz. Japonların Amerikan halkına verdiği dostluk temalı bu muhteşem hediye bölgeyi bahar ayında görsel bir şölene çeviriyor. İlk başta Tokyo’nun neden böylesine kalıcı dostluk içeren, şölensi hediyeyi Amerikalılara gönderdiğini algılıyamıyorum (II.Dünya Savaşı geliyor aklıma). Daha sonra merak edip okuduğum kaynaklara göre olaylar savaş öncesi, 1912’li yıllarda gerçekleşiyormuş. Tokyo Belediyesi D.C. şehrine dostluğun kalıcı sembolü olsun diye 3 bin adet kiraz ağacı hediye etmiş. Törenle dikilen bu ağaçlar için her yıl baharın habercisi olarak 15 Mart-18 Nisan arasında Cherry Blossoms festivali yapılıyor.

Kiraz ağacı demişken, Washington Anıtı’nın etrafında kiraz toplayan insan görüntüleri kimsenin hafızasında yer etmemiştir : ) Ben zihnimi öyle zorladım ancak; bu ağaçlar sadece çiçek veriyor, meyvesi yok: )) Sakura denilen bu ağaç türü Japonlar için çok önemli. Ağacın çiçekleri bahar aylarında daha solmadan döküldüğü için Japonlar genç ve tazeyken yok olmanın ne demek olduğunu hatırlatırcasına bizlere mesaj veriyor. Samuray ruhu… Bence gerçekten de çok önemli bir hediye…

Sakuralar hakkında biraz daha araştırma yapıp çok değerli bir bilgiye rastlıyorum. İstanbul’da Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi’ne dikilmiş sakura ağaçları varmış. 1890 yılında Japonya’dan dönerken batan Ertuğrul Fırkateyn’inde şehit olan askerlerimiz için Japonlar 587 adet (bazı kaynaklarda şehit sayımız 607 olarak gösteriliyor) sakura ağacı dikmişler. İlk fırsatta özellikle mart ayına denk getirip bu parka gitmeyi planlıyorum.

Ağaçların içerisinde yürüyüşümüz devam ediyoruz. Alper’in 2 buçuk yaşındaki kızı Talia kendi arabasını iterken bizi ve etrafımızdakileri oldukça güldürüyor. Etrafımızdaki meraklı gözler, yani sincaplar, zaman zaman yanımıza kadar gelip yiyeceklerimiz paylaşıyorlar.

Lincoln Anıtı’nı ve Washington Anıtı’nı (Dünyanı en büyük dikilitaşı – 169m.) geziyoruz. Washington Anıtı George Washington anısına yapılmış şehrin en önemli sembollerin birtanesi. Bizim görme fırsatımız olmadı ama anıtın yapımı sırasında dünyanın değişik yerlerinden iç duvarlara hatıra taşları yerleştirilmiş, bunlardan bir tanesi de Osmanlıca bir kitabeymiş.

Şehirde planlama çok iyi yapılmış; müze, anıt gibi gezilip görülecek yerler bir araya toplanmış vaziyette. Tabana kuvvet derseniz bu mekanları rahatlıkla sırasıyla gezebilirsiniz. National Mall olarak adlandırılan bölgede müzeler yan yana yolun sağında ve solunda yer alıyor. Zaman sorunu yoksa buradaki tüm müzeler gezilebilir. Biz Milli Uzay ve Havacılık (National Air and Space Museum) ile Amerikan

Tarihi (National History Museum) müzelerini geziyoruz. Havacılık müzesine giriş ücretsiz. Uzay, havacılık gibi konulara ilginiz varsa müzeyi gezmek 2-3 saatinizi alabilir; benden söylemesi.

Tek katlı birbirine bitişik evlerden oluşan mağazalarla dolu caddelerde gezmek ve yol bulmak oldukça kolay. Dediğim gibi çok iyi planlanmış bir şehir burası.

D.C.’de bulunan Madame Tussaud’s Balmumu Müzesi’nde de oldukça keyifli zaman geçirmek mümkün. Hollywood yıldızlarının, müzisyenlerin, Amerikan başkanlarının, ünlü sporcuların balmumundan yapılmış canlandırmaları arasında gezerken, eğlenceli fotoğraflar çekiyoruz. Müzeye giriş ücreti ise kişi başı $ 22.

Lütfen Paylaşın