Namaste

Dünya’nın en yüksek rakımlı ülkesi Nepal. Dağları ve fotoğrafı seviyorsanız, biraz da macera ruhu ile harmanlanmişsa ruhunuz, gidilecek adreslerden bir tanesidir Nepal. Hani derler ya “Yolculuğa çıkmadan ilk önce fotoğraf çantamı hazırlarım” diye; oysaki o çanta hep hazırdır :) İşte hikaye dağlara olan tutkuyla ve hazır olan o çantayla başladı…

Elliden fazla etnik grubun bulunduğu 24 milyon nüfuslu Nepal, dünyanın en yoksul 10 ülkesinden biri. Kişi başı yıllık kazanç 300 doların altında, nüfusun neredeyse yarısı yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Tarım dışında üretimi yok, her şey Hindistan’dan
ithal ediliyor. Dünya’nın dört bir yanından gelen turistlerin ülke ekonomisine getirisi oldukça fazla. Ben de bu kervana katılmış oldum.

Dünyanın en yüksek rakımlı ülkesi burası; Himalaya Dağ Sistemi’nin 8000 metrenin üzerindeki 14 üyesinden 8’i bu ülkenin sınırları içerisinde bulunuyor. Nepal dilinde “him” kar, “alaya” da çatı demek. Yani, Himalaya’nın anlamı karlı çatı.

Nepal’de yüzlerce trekking rotası var. Lukla’dan başlayıp Everest Anakamp’a kadar süren rotayı seçerseniz yürüyüş yolu boyunca Himalaya zirvelerinin görkemli görünüşü, günün farklı saatlerinde mucizevi görüntüler sunarak sizi kendine hayran bırakır. Bu görüntüler, içinizde hep oralara gitmek istemenize yol açan bir tutkuya dönüşür. İşte benim seçtiğim rota da bu oldu.

Nepal’in başkenti Katmandu ile Türkiye arasındaki saat farkı yaklaşık 2 saat 40 dakika. 30 dolar vize ücretini indiğiniz havaalanına ödedikten sonra ülkeye giriş yapıyorsunuz. Ülkenin para birimi rupi. Şehirde sizi oldukça gürültülü bir trafik ve Nepal’in mutlu insanları karşılıyor. Bu karmaşanın içinde insan şehrin havasına hemen giriveriyor.

Katmandu oldukça mistik bir yapıda. Maymunların serbestçe dolaştığı tapınaklarda ceplerinizden ele sığacak ekipmanlarınızı mesela hafıza kartlarınızı çıkartırken dikkat etmelisiniz yoksa maymunlar tarafından hediye olarak kabul edilebilir ve şansınız varsa onlarla pazarlık etmek oldukça zamanınızı alabilir.

Şehirde Buda’nın gözleri sizi her yerde takip eder. Özellikle 40 metre çapındaki kubbesi ile Boddhanath Stupasi mutlaka gezilmeli. Ölü yakma törenlerinin yapıldığı hindu tapınağı Pashupati bir gezginin mutlaka fotoğraf çekeceği yerlerden biri olmalı. Ama tören boyunca saygı sınırını aşmamak gerekli, insan bazen fotoğraf çekerken iyi bir kare uğruna hassas noktaları kaçırabiliyor.

Dağlara meraklıysanız Katmandu’da Rum Doodle isimli bar-restoranta mutlaka gidilmesi gerekir. Hele ki Everest Dağı’nda zirve yapmışsanız buradaki yemekler ve içecekler ömür boyu ücretsiz. Thamel’deki K-too’da yak etini tadabilir, Tom ve Jerry’de birşeyler içebilirsiniz.

Nepal’deki rotalardan konaklamalı trekking yapmayı tercih ederseniz, önünüze alternatifli geziler çıkıyor. Benim tercih ettiğim gibi isterseniz, günübirlik yürüyüşler yapıp ardından ‘lodge’ adı verilen dağ evlerinde kalabilirsiniz. Eğer isterseniz yola çıktığınız tur şirketi ‘sherpa’ adı verilen taşıyıcıları ayarlayarak (günlük 10 $ karşılığında ortalama 35-40 kg), eşyalarınızın taşınmasını ve rehber eşliğinde gezinizi sürdürmenizi sağlayacaktır. Tabi tüm bunları dışarıda tutarak kendiniz de sırtınıza eşyalarınızı ve haritanızı alıp en az 10-15 gün sürecek yorucu bir maceraya çıkabilirsiniz. Böyle bir macerayı tercih etmediyseniz konaklama yerlerinizin önceden ayırtılması, ihmal edilmemesi gereken bir ayrıntıdır.

Katmandu’dan Everest Anakamp’a gitmek için 10-15 kişilik küçük uçaklarla yarım saatlik mesafede olan Lukla’ya uçmanız gerekir. 2840 m yükseklikte bulunan bu havaalanı, dünyanın en tehlikeli 10 havaalanından biri sayılıyor. Dağların arasındaki bu havaalanına inişler için “kontrollü düşüş” ifadesi kullanılıyor. Uçakta Himalayalar’ın eşsiz manzarası size eşlik ediyor .Lukla’dan başlayan müthiş manzaralı maceralı bu yürüyüş yaklaşık 10-15 gün sürüyor.

Konaklama yapacağınız yerler arasında yiyecek içecek ihtiyaçlarınızı karşılayabileceğiniz pansiyonlar da bulunuyor. Konakladığınız küçük dağ evlerinde, ekmeğe benzeyen “chapati”, mantıya benzeyen “momo” ve temel yemek malzemelerinin başında gelen pirincin yanında genellikle köri soslu sebzeler ve yeşil mercimek yemeği bulunmaktadır. Bhat denilen pirinç lapası, daal denilen sulu yeşil mercimek yemeği ve yanında birkaç değişik sebze, Nepal insanı için tam bir akşam menüsüdür. Benim gibi mideniz her yemeğe alışık değilse birkaç gün patatesli sade yemekleri tercih edebilirsiniz.

Kaldığınız mütevazi dağ evlerinde yanınıza mutlaka uyku tulumunuzu almanız gerekiyor. Ev sahibinizin size gösterdiği döşeklerin üzerine bu uyku tulumlarınızı sererek uyuyorsunuz.

Vücudunuzun yüksekliğe alışması için (aklimatizasyon) her gün belirli yüksekliklere tırmanıyorsunuz. Bol bol su içmeniz gerektiği için konakladığınız yerlerde size bolca çay ikram ediliyor. Yükseklik arttıkça her tür ihtiyaç malzemesinin de fiyatı yükseliyor. Nepal genelinde kesinlikle uzak durulması gerekenlerin başında ise musluk suyu geliyor. Yürüyüşünüzü riske etmemek ve sağlınız için mutlaka kapalı sular tercih edilmeli.

Böyle bir gezi için en uygun zaman Nisan-Mayıs ve Ekim-Kasım aylarıdır. Yanınızda trekking malzemeleri, soğuk algınlığı için ilaç (dağlarda her an bulunmuyor) ve küçük bir sağlık kiti, fotoğrafını çektiğiniz çocuklara vermek için bolca şeker; ayrıca fotoğraf ekipmanınızın yanında mutlaka bir tripod, polarize filtre ve bolca hafıza kartı olmalı. Makinanızın şarjını konakladığınız dağ evlerinde ücret karşılığında yapmanız mümkün. Ekipmanlarınızda mutlaka geniş acı bir lens bulunmalı, çok fazla ekipman taşımadan trekking yapmak isterseniz seyahat objektifi dediğimiz 18-200 aralıklarında bir lens işinizi görür. Tamamen ne çekmek istediğinizle ilgili bir tercih yapıp çantanızı hazırlamanızı öneririm. Unutmayın ki 15 gün boyunca günde 7 saat sırtınızda ekipman ile tırmanacaksınız.

Nepal halkı fakir olmalarına rağmen genel olarak oldukça mutlu ve huzurlu bir hayat yaşıyor. Bu huzuru kaçırmamak için fotoğraf çekerken mutlaka izin almanızı ve sizi anlamasalar da onlarla diliniz döndüğünce kısa sohbetler etmenizi öneririm. Günde ortalama 7 saat süren uzun yürüyüşünüzün ardından, yorgunluğa ve konakladığınız yerlerde arkadaşlarınızla yapacağınız akşam sohbetlerine aldanmayıp gün batarken oluşan eşsiz dağ manzaralarını mutlaka yakalayın. Sabahları da gene uykunuzdan yapacağınız fedakarlık, harika manzaralar yakalamanızı sağlayacak! Güneş battıktan sonra ısı çok fazla düştüğü için avcı eldivenleri denilen parmaksız eldivenleri kullanmak fotoğraf çekerken oldukça pratik bir çözüm oluyor. Yedek bataryanız mutlaka olmalı çok soğukta bataryalarınızın performansı düşecek çabuk bitecektir. Planlı bir yürüyüş olduğu ve günü nerede bitireceğiniz belli olduğu için ulaşacağınız noktaya bir an önce giderek o çevreyi de keşfedebilirsiniz. Şehirde, dağlardaki insanlara göre daha ticari düşünen insan yapısıyla karşılaşıyorsunuz. Adım başı size bir şeyler satmaya çalışıyorlar. Meraklıysanız şehirdeki dükkanların hemen hemen hepsinde çok uygun fiyatlara dağcılık ürünleri satılıyor.

Lütfen Paylaşın